
6 kadın bir teknede 3 gün geçirdik. İnanılmazdı. Gönül rahatlığıyla, senelerden beri yaşadığım en güzel seyahatlerimden biriydi diyebilirim. Bu seyahat hepsinden o kadar bambaşkaydı ki. O kadar açık, umursamaz, etiketsiz, egolardan uzak bir dostluktu ki. Kimse verirken sorgulamadı, alırken de… Herkes en kendi halindeydi. Tabii sonuç biraz gözyaşı, ortaya dökülen anılar / sırlar, bol bol dedikodu, bol bol şarap, dans ve inanılmaz derecede kahkaha….
Bir seminer için İstanbul’a gelen “Caroline Casey’nin” hayat hikâyesi…
Evet yanlış okumadınız. Troy filminde kullanılan mücevherlerin tümü Selçuk’un Şirince İlçesi'nden Sedat Kantaroğlu'nun imzasını taşıyor.
Tayland'ın başkenti Bangkok'un kendine özgü egzotik havasından etkilenmemek, sanırım mümkün değil. Bangkok, oldukça süslemeli tapınaklarının yanı sıra yükselen dev gökdelenleri ve sokak pazarlarının yanında, son derece modern alışveriş merkezlerinin harmanlandığı oldukça farklı bir şehir.
Isınan havalarla birlikte plajlara hücum başladı. Sahillerde kalabalıktan geçilmiyor. İmkanı olanlar soluğu kendi teknelerinde alıyorlar. Ve işte bütün mesele bundan sonra başlıyor.
Nedense kendi ülkemizin güzelliklerini keşfetmeyi galiba en sona bırakıyoruz. En azından bunu kendi adıma söylemeliyim. Kapadokya yöresinin güzelliklerini Mardin'i görene dek unutamamıştım. Sonra Mardin’e neredeyse aşık oldum ama ta ki Kars'ı görene dek…