Sosyal Medya; sanırım içimizde ki kötülükleri, gerçek yüzümüzü ortaya iyice çıkardı...Biz gerçekten bu kadar kötü bir toplum mu olduk artık? Ben son dönemde sosyal medyada okuduklarım karşısında inanın şok geçiriyorum. Önce facebook ve twitter hayatımıza girdi, daha sonra başka bir çok farklı araç, en son da instagram. Eskiden hergün baktığım facebooka artık haftada bir, twittera da acil öğrenmem gereken bir şey olduğunda bakıyorum ancak instagram!!..işte resmen instagramkolik oldum diyebilirim. İnstagramda çok da eğleniyordum taaki son zamanlara dek.
Hayatta ben dedikodu etmem diyen insan sanırım yoktur, herkes dedikodu eder; ancak onunda bir ölçüsü var ..Son aylarda instagramda okuduğum şeyler, ne kadar kötü ve kıskanç bir topluma dönüştüğümüzün kanıtı gibi..Önce çok acı bir kayıp yaşayan arkadaşımın instagramına yazılan bazı yazılar yüzünden kanım dondu..Gerçektende böylesi bir acı karşısında bile bu kadar kötü ve kıskanç bir toplum mu olmuştuk artık? İnanmak istemedim....Sonra Buse Terim'in düğünü için yapılan eleştirilere çok şaşırdım, oysa o eleştiriler nispeten çok masum kaldı bu son iki haftadır okuduklarımın yanında..
Benim için bardağı taşıran olay bundan birkaç hafta önce evlenen Neslişah Alkoçlar ve Engin Düzyatan'ın düğün resimlerine instagramda yazılan yazılardı. İnanılır gibi değildi.... İki gencecik insan aşık olmuşlar, bir tercih yapmışlar ve eskileri geride bırakıp hayatlarında yepyeni bir sayfa açmışlar.. Kime ne? Niye bu kadar korkunç ve haset dolu yazılar, beddua gibi dilekler bununur ki insanlar. Evet damat sinema, dizi oyuncusu yani halka malolmuş biri; ancak onun da özel bir hayatı olamaz mı? İki gencecik insan, ayrıca bir önceki birliktelikleri de bu ilişki yüzünden bitmemiş, beraber bir yola çıkmışlar ...Neydi alıp veremedikleri insanların?
Aynı şeyi bu hafta sonu İpek Ayaydın-Talat Abdik çifti içinde okuyunca pes dedim. Ayrıca onlarda, ortada üçüncü kişiler de yok, tek sorun kızcağızın gelinliğinin beğenilmemesi.. Ya kime ne, o beğenmiş, yaptırtmış ve mutlulukla da giymiş. Parasını biz mi verdik? Dürüstçe söylemeliyim benim de pek tarzım olmayan bir gelinlik, ancak bu bana geline hakaret etme ya da en mutlu gününde çirkince benzetmelerle aşağılama yetlisini vermez....Beğenip beğenmemek ayrı, herkesin zevki kendine ancak insan bir yerde durabilmeyi bilmeli.. İpeğin suratında ki gülümseme yeter zaten, gelinlik onun o güzel, mutlu gülümsemesi yanında sönük kalıyor.... Kime ne demek düşer.?..Yazılan yazıları okudukça ben instagramın çirkin yüzünü daha iyi gördüm ve gerçekten ne kadar tehlikeli olabileceğini de...
Ben evlenen her genç çifte sonsuz mutluluk diliyorum ve allah herkesin çocuğunu nazardan, kem gözlerden özellikle de bu instagram cadılarından korusun diyorum! Bu arada belirtmeliyim ki evet Neslişah'ı tanıyorum ancak İpek'le sadece birkaç yerde ayaküstü merhabalaşmak dışında fazla tanışıklığım yok, Buse Terim'i ise hiç tanımıyorum. Yani sanmayın bu yazıyı yazmamın sebebi tanıdığım insanları korumak.. Beni asıl üzen, hiç tanımadığımız insanlar hakkında bu kadar çirkin şeyleri bu kadar kolay yazabilmemiz. O insanın, sizin kardeşiniz ya da kızınız olduğunu düşünün, yine bu yazdıklarınızı yazabilirmiydiniz? Ben de dedikodu yaparım , dedikodu severim ancak hakaret başka bir şey. Ben artık mümkün olduğunca az Türk takip etmeye karar verdim zira instagram doğru insanları takip ettiğinizde eğlenceli ve öğretici olabiliyor ancak kimi zamanda zehirden daha da zehirli...
Aşağıda özellikle ismini vermeden farklı instagram adreslerinden alıntı yaptığım . Neslişah Alkoçlar_Engin Düzyatan ve İpek Ayaydın_Talat Abdik düğünü sonrası yazılan yorumlardan bazı örnekler koydum.. Belki yazanlar ne kadar acımasız davrandıklarını görür de,bir daha bu tür şeyler yazarken iki kere düşünürler...