Dürüştçe gidene dek ne adını düzgün anımsayabildim, ne telaffuz edebildim, ne de yerini tam anlayabilmiştim.. Sevgili İzzet Keribar’la beraber yaptığım Fas fotoğraf turunda pek de turistik olmayan bu masmavi şehri görür görmez vuruldum.
Fas deyince ilk akla Marakeş, Kazablanka, Fez, Meknes gibi büyük şehirler geliyor, ancak Fas’ın kuzey batısında ki Rif dağlarının eteklerinde, Tangier ve Tatvan şehirlerine yakın bir konumda yer alan bu masmavi şehir, oldukça kendi halinde ve dışarıya kapalı.. Burası Fas’ın en önemli içme suyu kaynaklarının da çıktığı bir vadide bulunuyor.
Chefchaouen yada Şefşoven’in masmavi sokakları ve binalarının neden bu renk olduğuna dair farklı rivayetler var.Kimisine göre oldukça basit bir sebepten dolayı, sadece sinekleri korunmak amaçlı binalar maviye boyanmış; başka bir rivayete göre 1930 yılında İspanya’dan sürgün dolayısı ile Fas’a yerleşen Museviler şehri maviye boyamışlar. Bu rivayete göre Tevrat’ta yazıldığı gibi İsrailoğulları giysilerinin kenarında içinden mavi geçen püskül taksınlar yazısı üzerine buraya yerleşen mıuseviler, mavi püskül takmaya başlamşlar.Bununla da yetinmeyip şehri de maviye boyamışlar. Bu iki rivayetten hangisi doğru bilemem ancak şu anda bu şehirde yaşayan musevi nufusu oldukça azalmış.. Burası uzun seneler müslümanlara ve musevilere sığınak olmuş bir yer. 1920 yılına kadar tüm yabancılara özellik de Hırıstiyanlara tamamen kapalı bir şehirmiş. Halen Chefchaouen’de beni şaşırtacak derecede tutucu müslüman bir halk yaşamakta . Örneğin resim çektirmenin günah olduğunu düşünen yerel halk bu konuda size çok ciddi tepki gösterebiliyor.. Kasaba da içki içilebilen sadece iki lokanta ve içki satan tek bir bakkal var, onun dışında içki bulabilmeniz mümkün değil. Ezan saatlerinde şehir adeta bomboş oluyor. Ne var ki bunun yanında da halkın büyük bir bölümü marijuana kullanıyor ve serbestçe sokakalarda bunun ticaretini yapıyor.İşte bu konuda beni oldukça şaşırttı. Kasaba ve çevresinde oldukça geniş kenevir tarlaları var.Genelde avrupalı genç turistler bu yüzden bu şehre rağbet gösteriyor.
Türkçe ‘de Şefşoven diye bilinen bu kasada yaklaşık 200 adet minik butik otel var. Biz Lina Ryad adlı Riad denen minik evlerin birleşmesinden oluşan bir otelde kaldık. Riad denen butik oteller, tüm Fas’da oldukça popüler, ancak bunların bazıları gerçekten çok keyifli ve bakımlı ; bazıları ise oldukça kötü durumda. Şecerken çok dikkat edin. Lina Ryad gördüğüm kadarı ile tüm şehrin en düzgün ve kalınabilir oteliydi.
Chefchaouen’de gün batımı gerçekten nefes kesici bir görüntü, bunu kaldığınız otelin tepesinden ya da açık bir alandan mutlak seyretmenizi öneririm.
Chefchaouen’de kurulan pazar gerçekten görmeye değecek bir etkinlik. Yöresel halkın, kendi ürünlerini getirip o mavi duvarların önünde yerlere sererek satmaya çalışması beni oldukça etkiledi. Chefchaouen’de alışveriş derseniz keçi peyniri, doğal sabun, rengarenk lifleri tabii ki argan yağı ve bilumum doğal yağlar, ipekli örtüler, baharat ve yünden yapılmış çorap ve giysiler ilk aklıma gelenlerden. Bu ülkede de çok ciddi pazarlık etmeniz gerekiyor, zira satıcılar bunu beklediklerinden dolayı otomatikman değerinini birkaç katını söyleyerek işe başlıyorlar. Meydanda ki iki ufak eskici dükkanında iyice ararsanız güzel eski parçalar da bulmanız mümkün.
Tüm şehri dolaşarak inanılmaz güzel resimler çekmeniz içten bile değil. Ancak dikkat edin yerel insanlar kesinlikle fotoğraflarda yer almak istemiyor, izin isteseniz dahi bazen çok ters davranışlarla karşılaşabiliyorsunuz.
Her Fas şehrinde olduğu gibi buradada Medina diye adlandırılan eski şehir var. Bu bölümde bir hamam,camii ve Kasbah var. Yeni şehirden Medina’ya beş ayrı kapıdan girebiliyorsunuz. Surların çoğu yıkılmış. Bence Chefchaouen’de en etkileici görüntülerden biri de, eski şehirde evlerin arasından akan şelaleler ve burada ki çamaşırhane. Hani eski zamanlarda filmlerde gördüğümüz gibi hala kadınlar burada döverek hep beraber çamaşır yıkıyorlar.
Fas beni çok etkiledi.Özellikle size bir daha ki ay yazacağım Marakeş bambaşka bir dünya. Onun dışında gittiğim şehirlerden Rabat, Meknes, Fez, Kazablanca illa da görün diyeceğim yerlerden değil. Ben en çok Chefchaouen’den ve Marakesh’den etkilendim.