Geçen haftasonumu yine en sevdiğim köyde; Alaçatı'da geçirdim. Benim Çeşme ile ilk tanıştığım seneler 1980li senelerin başıydı. İzmirli bir aileye gelin gidince önce kütüğüm, sonra da gönlüm bu şehre ve çevresine kaydı.O tarihe kadar her yaz bodrumda tatil yapan ben, bu sefer rotamı Çeşme büyük bir keyifle çevirmiştim.
Son senelerde Çeşmenin gözdesi olan Alaçatı, o senelerde oldukça metruk ancak yine çok özgün bir köydü. Şimdi iğne atsan yere düşmeyecek kalabalığı ile beni şaşırtsa da, ilk açılan Taş otel, Ayşe'nin dolabi (ki malesef artık kapandı), eski Agrilla (malesef onunda yerinde yeller esiyor) benim favorilerimdendi. Şimdi bu tür hoş lokantalar ve dükkanlar yavaş yavaş köyün Hacı Memiş mahallesine doğru kaymaya başladı. Alaçatı'ya giderseniz mutlaka bu sokaktan geçmenizi, hatta bu sokağa vakit ayırmanızı tavsiye ederim. Ben burada ki eskicilerde hem çok eskilere gidiyorum, hem de butiklerde ki yeniliklerle kendimden geçiyorum.
Alaçatı denince ilk akla gelen tabii ki rüzgar sörfü ve kitesurfing sporları oluyor.Yörenin rüzgarı bunun için oldukça elverişli. Böylece de gençler burada vakit geçirmekten daha bir keyif alıyorlar. Oldukça genç ve genç yaşayanların adresi olan Alacatı da ki sevdiğim adresleri sizlerle paylaşmak isterim. Malesef burada da, tüm ülkemizde olduğu gibi her sezon açılan yeni yerler olurken sevilen bazı eskiler kapılarını kapıyor.
Alaçatı aslında oldukça küçük, ancak kentsel sit alanında olduğundan dolayı iyi korunmuş eski bir rum köyü. Yeni yapılan yapıların da köyün dokusuna zarar vermemesi ve uyum sağlaması amaçlanmış.
Ben bu köyde en çok son birkaç senedir herkesin gözdesi olan Hacı Memiş’i çok seviyorum. Daha geçen seneye kadar köyün kahvesinde outran kasketli ege köylüleri buraya bana göre çok başka bir tat ve renk katmaktaydı, malesef busene artık o eski kahvenin yerini yeni bir lokanta almış bile. Oysa daha bir sene evvel bu sokaktaki eski bakkal, köy kahvesi ve pop adlı eskici dükkanı gibi eski özgün yerler ve etrafında ki o yeni ve hoş dükkanlar bambaşka bir doku oluşturuyordu. Bazı şeyleri yenilerken özünü, eski dokuları yok etmemiz bana oldukça hüzün veriyor halen.
Viento
Alaçatı köyünde butik otelden bol birşey yok. Ancak kapısına butik yazmakla butik otel olunmadığının da kanıtı bu köy. Benim favorilerim arasında ilk sırada Alavya yer alıyor. İlk açıldığı günden beri kalmaktan keyif aldığım bu adres gerçekten sizi şımartma konusunda oldukça itinalı bir adres. İkinci adresim, ev dokusunda merkeze çok yakın Viento Otel. Yirmibir tane odası keyifle döşenmiş ve geniş odaları ile arka sokak da olduğundan dolayı da oldukça sessiz bir butik otel burası. Malum Alaçatı’da geceleri sessizlik pek de rastlanabilecek bir özellik değil. Sahibi Figen hanım sizi sanki evine gelmişiniz gibi özenle ağırlıyor. Bunun dışında eskiden bir aile evi olan ve sonradan altı odalı keyifli bir butik otele dönüştürülen Morro otel ‘de size gönül rahatlığı ile önereceğim Alaçatı da ki konaklama adreslerinden.
Yemek deyince zaten köyün klasiklerini anmadan geçemeyeceğim. İlk sırada senelerdir Alaçatı’nın vazgeçilmezi Tual’den bahsetmeliyim. Kemalpaşa caddesi üzerinde yer alan bu lokanta hem keyifle yemek yiyeceğiniz, hem de gelen geçenle vakit geçirebileceğiniz bir adres.
Ferdi baba Çeşme’nin en klasik balıkçı adreslerindendir. Bu sezon Alaçatı’nın içinde Kemalpaşa üzerinde yeni yerinde yine balıksevenlere hizmet veriyor. Fava, Kabak çiçeği de Alaçatı’nınmklasik adreslerinden bana göre. Yine Hacı Memiş’te ki Kapari bahçe yaz ve kış aylarında leziz yemeklerin müzik ve içki ile buluştupu keyifli bir adres. Bu sezonun yenilerinden ise La Maison biz oradayken kapılarını açtığından size tam olarak önerip öneremeyeceğimi bilemiyorum zira açılış gecesi bir yere not vermek haksızlık olur. Alaçatı’da yeni ancak doğru bir tadım adresi de bu sezon kapıların açan Cin by Göz.. Benim için Angie’s de bu listed olmalı bir adres. Güzel balık ve italyan esintili yemekleri ve keyifli dekoru ile hoş bir adres.
Gelelim gece sonrası müzik için gidilebilecek adreslere. Traktör yine bu senenin de gözde yerleri arasında ki yerini koruyor. Köyün delisi, Cura da hala oldukça popüler.
Alışveriş konusuna gelince ben bu minik köyde özellikle cumartesi günleri pazara gitmeyi çok seviyorum. Cumartesi günü kurulan pazar başlı başına bir dünya. Bunun dışında Alaçatı’ya gittiğimde uğramadan dönmeyeceğim bazı adresler var ki özgün tasarımlara burada kolaylıkla rastlayabiliyorsunuz. Bunların başında Bazen, Flash ve Lisa Corti ilk sırada yer alıyor. Rana Tabanca sayesinde tanıştığım elde boyanmış melekler yapan Hülya Çamurdan Mert'in dükkanından bahsetmeden de geçemeyeceğim bir adres. Benim gibi meleklerin uğuruna inananlardansanız, Hacı Memiş’te ki rengarenk meleklerin duvarları süslediği bu dükkanı görün derim. Bu sene açılan Rue 1387 de ev dekorasyonu konusunda oldukça zevkli eşyaların biraraya geldiği bir adres.
Çeşme’nin bir simgesi olan Kumru ve lokma da olmazsa olmazlarımından biri. Alaçatıda da bulununan kumrucu Sevki’yi de mutlaka denemelisiniz.Tabii senelerin İmren pastanesinde bir sakızlı kurabiye de yemeden dönmeyin derim.